Sevgili Hemşehrilerim…
Öncelikle sizlere büyük bir keyifle seslenmekte olduğum köşemde zaman zaman yokluğumu hissettiğinizi biliyorum. Bunu hem bizatihi yüz yüze görüşmelerimizde söylüyor; hem de bazı şahsımı çok mutlu eden elektronik postalarınızda yazıyorsunuz. Bu türden durumların sadece iş yoğunluğumdan kaynaklandığını; zaman zaman hangi saatlere dek çalışırsam çalışayım, zamanı yettiremediğimi bilmenizi isterim. Bu esnada tabi ki elektronik posta kutumda da sorularınız birikmekte. Bunun da farkındayım. Öncelikle bu türden aksamalar nedeniyle affınıza sığındığımı bildirmek isterim.
Öte taraftan gerçekten de takipçilerimin de çok iyi bildiği gibi köşemde rast gele, gelişi güzel, çalakalem yazmak yerine, gerçekten de tarafıma sorulan soruları tüm yönleri ile ve benzer durumdaki kişilerin de kendileri adına feyz alabilecekleri zengin içerikte yazmaya gayret ediyorum. Bu da bir hayli zaman alıyor açıkçası. Her ne kadar sekteye uğratmayı hiç istemesem de; bu köşede yazmanın gerektirdiği zamanı bulamamaktandır sessizliğim.
Sanırım en son yazımdan bu yana 3 hafta kadar geçmiş. Bu 3 hafta içerisinde de sorularınız birikmiş. Öncelikle hangisinden başlasam diye bir kısmına göz atınca biriken sorular arasında gerçekten de aciliyeti olanlar da olduğunu gördüm. Hatta elektronik postalarıma bakamadığım bu dönemde sitem dolu elektronik postaları ile bu gecikmeden muzdarip olduklarını belirtenleriniz bile olmuş.
Bu nedenle de bu yazıyı yazma gereği hissettim. Gerçekten de bazı aciliyeti olan durumlarda lütfen şahsıma ya da başkaca kişilere sorduğunuz sorulardan yanıt gelmesini beklemekle kalmayınız. Zira hukukta süreler çok önemlidir. Çok basit bir örnek vermek gerekirse; şahsınıza açılmış bir davaya ilişkin dava dilekçesi size tebliğ edildikten sonra en geç 2 hafta içerisinde cevap vermek zorundasınız. Bu süreyi kaçırmanız halinde tarafınız için gerçekten de önemli hak kayıpları doğabilir.
Paylaştığınız için çok iyi biliyorum ki; bazılarınız için kendini bir avukatla temsil ettirmek çok güç. Maddi açıdan buna imkânı olmayanlarınız var. Bu gibi durumlarda “Adli Yardım” kurumundan faydalanabilirsiniz. Daha önce bu mevzudan bahsetmiş ve nasıl faydalanabileceğinizi de anlatmıştım. O yazımı kaçıranlarınız gazetemizin www.turistikcesme.com adresli internet sitesinde benim sayfamı ziyaret ederlerse bilgi sahibi olabilirler.
Hadi onu da yapmadınız.. Birebir gidip bir uzmanına, bir bilene, bir avukata sorunuz. Yazılarımız tüm dünyada takip ediliyor. Yurtdışından dahi gelen sorular var. Ancak Çeşme’mizde ikamet eden hemşehrilerimiz bilsinler ki; yazmaya zaman ayıramıyorum belki ama ayaküstü uğrasalar; yüz yüze dahi sorularına cevap vermeye çalışırım. Sormaktan çekinmeyin. Ertelemeyin. Kaybetmeyin.
Bu vesile ile bir diğer hizmetten daha bahsetmek isterim sizlere. İçlerinde benim de olduğum bir grup alanında uzman olan kişilerden oluşan bir ekip, internet üzerinden hizmet vermektedir. www.onlinedanisma.com adresli internet sitesi üzerinden basit bir üyelik ile psikologundan tutun da, doktoruna, finans uzmanına veya ne bileyim avukatına kadar pek çok uzman hizmet vermekte. Basit bir üyelik ücreti ödeyerek her konuda uzmanına internet üzerinden birebir danışabileceğiniz bu site sayesinde evinizin rahatında destek almanız mümkün. Hatta uzmanla web kamerası aracılığıyla yüz yüze bile görüşebiliyorsunuz. Bu gibi imkânları da kullanabilirsiniz.
Bu arada bahsetmekten gurur duyuyorum ki; aramızdaki çok değerli uzmanlarımızdan Ayça Akın sayesinde ki kendisini televizyon programlarından da gayet iyi tanıdığınıza eminim; site üzerinden özürlü vatandaşlarımıza tamamen ücretsiz destek te verilmeye başlanıyor.
Tüm bu ve benzer imkânlar haricinde devlet de belli telefon hatları üzerinden gerçekten de çok güzel destek hizmetleri vermekte. Hala haberi olmayanlar için bu destek hatlarından özellikle en önemli olanlarından bazıları;
Çalışma Yaşamınıza İlişkin Her Sorunuz İçin 170 Nolu Telefonu;
Aile, Kadın, Çocuk, Engelli, Yaşlı, Gazi Veya Şehit Yakınları İle İlgili Sorularınız İçin 183 Nolu Telefonu;
Sosyal Yardımlarla İlgili Sorularınız İçin 144 Nolu Telefonu;
Kamu Hizmetlerinden Şikayetleriniz İçin 150 Nolu Telefonu;
Sağlık Hizmetleri İle İlgili Şikayetleriniz İçin 184 Nolu Telefonu arayabilirsiniz.
Ayrıca internet üzerinden hizmet veren www.hukukiyardim.gov.tr adresli internet sitesini de tavsiye etmem gerek. Zira gerçekten de dava nasıl açılır; nasıl yürütülür; nasıl sonuçlandırılır; bir dava sonucu nasıl hayata geçirilir gibi önemli konularda çok pratik bir şekilde destek alabileceğiniz bir site.
Sıklıkla kullanılan bir deyimimizin de dediği gibi “sora sora Bağdat bulunur.” Siz yeter ki; doğru zamanda sorularınızı doğru kişilere sorunuz ve biliyor olmanın vereceği cesaretle haklarınıza sahip çıkınız. Şimdi gelelim bu hafta sizler için seçtiğim soru ve cevabına..
Avukat Hanım;
İşim nedeniyle çoğu zaman işyerimden geç saatlerde çıkıyorum. Evimin bulunduğu sokak girişinde de karşılıklı iki tane kahve var. Hemen her akşam iş dönüşünde evime giderken bu iki kahvenin arasından geçmek zorunda olmaktan dolayı çok mağdurum. Evime varana dek başımı hangi yana eğsem, nasıl yürüsem şaşırdım kaldım. Resmen içimden bildiğim tüm duaları söyleye söyleye korkarak yürüyorum. Bir gün başıma bir bela açılacağından korkuyordum. Sonunda da oldu. Geçenlerde akşam yine iş çıkışında evime gidiyordum ki; peşime kahveden biri takıldı. Kendimi eve zor attım. Bu kişi birkaç gün boyunca her akşam beni takip etti. Yaşadığımız yer ufak bir çevre. Dedikodudan ve adımın çıkmasından ürküyorum. Sonunda çareyi annemden yardım istemekte buldum. Dolmuştan indiğimde annemi arıyorum ve gelip beni duraktan alıyor. Eve beraber yürüyoruz. Ama bu kişi yanımda annem olmasına rağmen beni takip etmeye devam ediyor. Ne yapacağımı bilemiyorum. Artık dedikodusundan da geçtim, bir akşam bir şey yapacak diye de korkmaya başladım. Bu akşam yine annemle hızlı hızlı eve yürürken arkamızdan gelen bu kişi tam olarak anlayamasam da bana çok ayıp bazı laflar attı. Ben ve annem yalnız yaşıyoruz. Ev kendimizin olmasa taşınmayı bile düşünürdük. Bu durumda ne yapabilirim? Bu kişinin kim olduğunu bilmiyorum? Lütfen bana yardım edin.
Pek sevgili hemcinsim..
Hatırlar mısınız bilmem ama Selçuk Üniversitesi’nden bir profesörümüz yakın zamanda yaptığı bir yorumla medyada uzun süre tartışma konusu olmuştu. Yanlış anımsamıyorsam kendisi kadınların dekolte giyerek erkekleri tahrik ettiklerini, tacize yada tecavüze uğramışlarsa da suça ortaklık etmiş olduklarını kabul etmek gerektiğini savunmuştu. Maalesef ki hangi çağda yaşarsak yaşayalım bu tür ve benzeri zihniyet sahibi erkeklerin egemen olduğu bir dünyadayız. Hatta sadece erkekler değil; bazen bayanlar bile bu türden inançları ile beni oldukça şaşırtmaktalar. Geçmişte baktığım bir tecavüz davasında, sanığın avukatı olan bayan meslektaşım sadece duruşma salonunda değil; haricen de yaptığı benzer bir yorumla beni adeta şaşkınlığa düşürmüştü.
Bu konu üzerine söylenebilecek çok söz var. Hele bana kalsa sayfalarca yazabileceğim bir konu. Ancak sayfamızı yukarıdaki bilgilendirmeye ayırmış olduğumdan; bahsi çok uzatmamaya gayret ederek şunu söyleyeceğim.
Korkmayın. Çekinmeyin. Kişiyi tanımıyor olmanız nedeniyle geri planda kalmayın. Susmayın. Başınızı önünüze eğmeyin. Bu kişinin tacizkar tavrı karşısında hayatınızı kısıtlamayın. Ne yolunuzu, ne başınızın yönünü değiştirmeyin. Şahsi tecrübem odur ki; bu türden beyler siz ezildikçe, alttan alıp, korkup sindikçe daha çok üzerinize gelmektedirler. Başınız dimdik oradan geçin. Peşinize takıldığı anda da yüksek sesle sizden ne istediğini sorun. Sizi rahatsız ettiğini söyleyin. Hemen polisi arayın. Oracıkta. Eve girdikten sonra perdeler ardına sinmiş gözlerle sokağı kolaçan ederken değil; bizatihi o kişinin önünde arayın 155’i. Anladığım kadarıyla cep telefonunuz var. Bunu yapabilirsiniz.
Bu kişinin kim olduğunu tespit etmeniz muhakkak ki zorunlu değil. İhbarınız üzerine gelen polise veya bizzat karakola giderek sizinle muhatap olacak polis memuruna veya bizzat yaşadığınız yerdeki savcılığa bu kişiden şikâyetinizi bildirin. Savcılık şikâyetiniz üzerine gerekli araştırmayı yapacak ve bu kişiyi zaten tespit edecektir. Gerekirse görevlendirilecek sivil memurlar aracılığıyla da kişinin kimliği tespit edilebilecektir.
Bu sorunu yaşamanızda anladığım kadarıyla sokağınızda bulunan kahveler de büyük bir etken olmuş. Bu kahvelerin ailelerce yaşanılan bir sokağı işgal edercesine, sokak sakinlerinin yaşam kalitelerini düşürme pahasına orada bulunması ayrıca bir mesele. Kahvelerden duyduğunuz rahatsızlığı da her nerede yaşıyorsanız oradaki mülki amirliğe bildirin. Bu kaymakamlık, belediye başkanlığı, valilik ve benzeri merkezi ve yerel yönetim kuruluşu olabilir. Hatta tüm sokak sakinleri de sizin gibi rahatsızlarsa; yapacak olduğunuz toplu bir başvuru daha da etkili olacaktır.
Elbette herkes bir iş yaparak ekmeğini kazanacaktır. Kimsenin kazanç kapısına engel olmak amacı güdülemez. Ancak hiç kimsenin de diğer kişileri rahatsız edici faaliyetler sürdürmemesi lazım. Belki kahvelerin kapanması değil de; söz gelimi masalarını tamamen içeri almaları ve benzeri önlemler de benzeri sıkıntıların önüne geçebilir. Yeter ki siz rahatsızlığınızı dile getirin.
Sıkıntılarınızda sessizliğinize yetecek sabrı değil; çığlığınıza yetecek nefesi temenni ederim..