Merhaba

Avukat Hanım 1,5 ay önce abim vefat etti. Kendisi daha önce bir evlilik yapmıştı. Ancak eşiyle anlaşamadıkları için 2 yıl gibi bir süre evli kaldıktan sonra boşanmışlardı. O evliliğinden çocuğu olmadı. Bu arada abim bizden farklı bir yerde oturuyordu. Ancak abimin son zamanlarda işlerinin iyi gitmediğini, birçok yere borcu olduğunu duyuyordum. Hatta geçtiğimiz yıl, benden ve eşimden de yüklü miktarda borç istemişti. Buradan da kendisinin borçlu olduğunu iyi biliyorum. Şimdi abim bekar ve çocuksuz öldüğünden; sanırım biz mirasçısı oluyoruz. Ancak emin değilim. Gerçekten de abimin mirasçısı mıyız? Abimin borçlarından dolayı ailece mağdur olmaktan korkuyoruz. Bugün abimden alacaklı olduğunu söyleyen bir esnaf arkadaşı eşimin işyerine gitmiş ve para istemiş. Bizim abimin borçlarından etkilenmemek için ne yapmamız lazım? Reddi miras mümkün mü? Vereceğiniz cevap için şimdiden teşekkür ederim.

Sayın;

Öncelikle Allah rahmet eylesin. Abinizin vefatı nedeniyle geride bıraktığı tüm sevdiklerine de selametler dilerim. Sorunuz daha doğrusu sorununuz gerçekten de birçok kişinin sorunu. Sizler vesilesi ile bu konuya açıklık getirme imkânına sahip olduğum için mutluyum. Ancak sorunuzda, doğru cevap verebilmem için gerekli bazı bilgileri vermemişsiniz. Ailede sizden başkaca kimler var? Anneniz, babanız yaşıyorlar mı? Kardeşleriniz var mı? Yaşıyorlar mı? Çocukları var mı? Tüm bu sorulara açıklık getirmeniz halinde sorunuza daha net cevap vermem mümkün olabilir. Öncelikle bunu belirtmek istedim. Tüm bu bilgilere sahip olmadığımdan; ben genel bir bilgi vererek merakınızı gidermeye gayret edeceğim.

Hukuk sistemimize göre kişi adını verdiğimiz soyut kavram; üç unsurdan oluşur. Maddi, manevi ve iktisadi unsur. Maddi unsurumuz cismimiz yani bedenimiz iken; manevi unsurumuz, duygu, düşünce, onur, haysiyet, itibar gibi soyut kimliğimizden, iktisadi unsurumuz ise sahip olduğumuz malvarlığımız ve bu malvarlığımız üzerindeki tasarruf yetkilerimizden oluşur.

Malvarlığımız da aktif ve pasif olmak üzere ikiye ayrılır. Aktifimizde sahip olduğumuz taşınır, taşınmaz mallarımız ile diğer kişilerden olan alacaklarımız, pasifimizde ise borçlarımız bulunur. Bizler yaşıyorken; tüm bu değerlerimizi dilediğimiz gibi tasarruf edebiliriz. Ancak vefat ettiğimizde aktif ve pasifi ile birlikte tüm bu malvarlığımız miras (tereke) adını alır. Bir bütün olarak mirasçılarımıza geçer.

Kimlerin mirasçımız olduğuna gelince; bu hususta mevzuatımız çok yönlü bir yaklaşıma sahiptir. Dilersek henüz yaşarken, mirasımızın bir kısmını kimlere bırakabileceğimizi belirleme yetkisine sahibiz. Bunu da ölüme bağlı tasarruflar olan vasiyetname ve miras sözleşmesi ile yapabiliriz. İşte bu kendi irademizle belirlediğimiz kişiler olan atanmış mirasçı/vasiyet alacaklılarımıza iradi mirasçı adı verilir.

Ancak bu kişilerin haricinde kimlerin mirasçı olacağını kanun da belirlemiştir. Medeni Kanun tarafından mirasçılarımız olarak sayılmış bu kişilere de yasal mirasçı denir. Genel ve en basit anlatımıyla bu kişiler ya kendilerinden ürediğimiz yada bizim tarafımızdan türemiş olanlar ile eşimizdir. Kanunumuz, hangi durumda kimlerin hangi oranlarda mirasımızdan pay alacağı hususunda ise parantel sistem adı verilen bir sistemi benimsemiştir.

Bu sisteme göre yasal mirasçılar 3 dereceli olarak mirastan faydalandırılırlar. Örneğin eğer bir kişi öldüğünde altsoyu yani çocukları varsa; 1. Derecedeki mirasçılar mirastan faydalanırlar. Buna göre de mirasın ¼’ü eşin olur ve kalan ¾ miras payı ise çocuklar arasında eşit olarak pay edilir. Eğer kişi hiç çocuğu olmaksızın vefat etmişse ve geride bir de eşi varsa; mirasın 2/4’ü eşin olurken; kalan 2/4’ü de kişinin anne- babası arasında eşit olarak pay edilir. Kişinin eşi yoksa; tüm miras 2. Derece mirasçılar olan anne-baba arasında pay edilir.

Bu bahsi geçenlerden muristen önce ölmüş olanlar varsa; o kişiye düşmesi gereken pay da kendi altsoyuna intikal eder. Bu genel ilkeden yola çıkacak olursak; sanırım abinizin durumuna en yakın ihtimali şöyle özetleyebiliriz; abiniz bekar ve çocuksuz olarak ölmüşse; tüm mirası anne ve babanıza intikal edecektir. Eğer anne yada babanız yaşamıyorlarsa; onlara intikal edecek olan pay da, kendi altsoyu olan abinizin tüm kardeşlerine kalır. Bunlardan da daha önce ölmüş olanlar varsa; onların payı da kendi çocuklarına kalır. Yani muristen önce ölmüş olan her mirasçının payı kendi çocuklarına intikal eder.

Oldukça ayrıntılı bir mevzu olduğu için tüm dereceler ve tüm olasılıkları burada saymak imkansız. Bir kişinin mirasçılarının tam olarak kimler olacağını söylemek ancak aile nüfus kayıt örneği üzerinden yapılacak bir inceleme ile tespit edilebilir.

Ancak yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi öyle ihtimaller gerçek olur ki; amcanızın torunu dahi sizin yasal mirasçınız olabilir.

Miras bir bütün olarak intikal eder dedik az önce. Bu da şu demek; murisin hem taşınır, taşınmaz malları ile 3. Kişilerden alacakları ve hem de borçları mirasçılara geçer. Miras ta ki paylaşılana dek bir bütün kabul edildiğinden; kanunumuz tüm yasal ve atanmış mirasçılar arasında külli yada cüz’i halef olmaları kaydıyla, bir miras şirketi kurulacağından bahseder.

Çok detaylı bir mevzu ancak minicik bir örnekle açıklamaya çalışayım. Mesela bir kişi geride 1. Derece mirasçıları sıfatıyla sadece 2 çocuk bırakarak öldü. Kişinin tamamen aynı niteliklere ve aynı piyasa değerine sahip 2 evi ve bankada da 20.000-TL parası var diyelim. Çocuklar arasında rızaen yada yargı kararıyla miras paylaşılana dek bu 2 evin de her bir metrekaresi aynı anda 2 çocuğundur. Yada paranın her bir kuruşu aynı anda 2 çocuğundur. Paylaşma yapılmadan çocuklardan hiçbiri evin biri üzerinde tek başına hak iddia edemez.

Paylaşım yapıldı diyelim. Her bir ev bir çocukta kaldı ve bankadaki parayı da 10.000-TL olarak bölüştüler. Evlerin piyasa değeri de diyelim ki 100.000-TL olsun. Yani sonuç itibariyle her bir çocuğa parasal olarak 110.000-TL intikal etmiş oldu. Şimdi bu kişinin diyelim ki piyasaya da 200.000-TL borcu olsun. Çocuklar, murisin alacaklılarına karşı, “bana düşen 110.000-TL’dir. Bu borcun sadece bu kadarından sorumlu olurum. Gerisine karışmam.” diyemezler. 200.000-TL’lik borcun 200.000-TL’sinden de her biri tüm malvarlığı ile sorumludur.

Sanırım bu mevzu açıklığa kavuşmuştur. Şimdi diğer bir ihtimal üzerinde duralım. Mesela murisin mirasında pasifler, aktiflerden çok daha az. Yani miras bırakan kişi gerisinde maldan çok borç bırakmış olsun. Şu durumda mirasçılar aslen kendilerinin yükümlenmedikleri ve mirasen intikal eden paylarıyla da karşılanamayan bir borçla karşılaşırlar.

Borçlar Hukuku genel prensibimize göre “Borçtan sorumluluk şahsidir.” Buna göre de kimse gerçekten kendi rızası ile yükümlendiği bir borcun sorumluluğuna katlanmak zorunda değildir. Bu borç kendisine mirasen geçmiş bile olsa.

Bu halde ne yapılabilir? Mirasçılar kendilerine mirasen intikal eden borçtan sorumlu olmamak için mirası red edebilirler. Bunu herhangi bir kayda, şarta bağlamadan yapmaları lazım. Mesela “ben bana mirasen intikal eden değerlerden sadece borçları red ediyorum. Ama kalan malları ve parayı kabul ediyorum.” Gibi bir kayıt konamaz. Zaten öyle olsa herkes mirasın borç kısmını red ederdi ve bu da alacaklıların durumunu kötüleştirirdi. Öyle şey olmaz.

Ama eğer size intikal eden aktif, pasiften çok azsa; yani tereke borca batıksa; terekeden size düşecek payı olduğu gibi red etme imkanınız var. Bu reddi de kanuna göre her nerede bulunuyor yada istiyorsanız oradaki sulh hukuk mahkemesine yapacağınız bir sözlü veya yazılı bildirimle yapabilirsiniz. Ancak uygulamada mirası red, açılacak bir tespit davasıyla yapılmaktadır.

Dava dedim diye hemen korkmanıza mahal yok. Çekişmesiz yargı olarak isimlendirdiğimiz türden bir dava ve tek yapmanız gereken miras bırakanınızdan size intikal edecek tüm mirası red ettiğinizi beyan etmek. Bunun için de 3 aylık hak düşürücü süreniz var. Miras bırakanınızın ölümünden itibaren başlayan bu süre içerisinde başvuruyu yapmamanız halinde; çok ekstrem durumlar haricinde süreyi uzatmak ta mümkün olmadığından; borçlardan kaçmanız da mümkün olmaz.

Yani anlatımlarınızdan kesin bir yargıya varmak mümkün olmasa da; evet eğer siz de abinizin mirasçısı iseniz, mirası red edebilirsiniz.

Konuya ilişkin son bir ikazda bulunmayı da isterim. Mirası red eden mirasçının miras payı, kendi altsoyuna geçer. Bu nedenle eğer sizin red ederek paçayı sıyırdığınız borçlar, çocuklarınız yada torunlarınıza kalsın istemiyorsanız; tüm altsoyunuzun da red beyanında bulunması gerekir.

Hak ihlaline sebep olacak, boyunuzdan büyük borçlarla baş başa kalacağınız durumlarda bulunmak istemiyorsanız; böylesine mühim konularda bir bilenden uzman yardımı almanızı kesinlikle şiddetle tavsiye ederim. Tekrar başınız sağolsun der; gelecekte daha hayırlı, aydınlık günler temenni ederim.