Merhaba hemşehrilerim;

Bu hafta insiyatifimi kullanarak birçok hemşehrimizi ilgilendiren bir olgu hakkında bilgi vermek istiyorum. Şuan ilçemiz sınırları içerisinde bir takım kadastro çalışmaları yürütülmekte. Sanırım birçoğunuz bu konu hakkında bilgi sahibisiniz. Hatta belki birçoğunuzun da çalışma yürütülen bu alanlarda taşınmazı vardır.

Yapılan çalışmaların hakkınızda ne gibi hukuki sonuçlar doğuracağı; tam olarak bu çalışmalarda amaçlananın ne olduğu; amaca ulaştıran süreçte hak ihlalleri olursa neler yapılabileceği gibi konularda yeterli bilgiye sahip olunmadığı kanaatindeyim. Bu nedenle bu hafta sizlere kadastrodan ve kadastro çalışmalarının bir kısmını teşkil eden yenileme kadastrolarından bahsedeceğim.

Kadastro; taşınmaz malların sınırlarını hem malın bulunduğu yerde hem de harita üzerinde belirleyen ve bu belirlemeye dayanarak taşınmaz malın hukuki durumunu tespit ederek; hak sahiplerinin tespiti ile sahip oldukları hakların tescilini ve belgelendirmesini sağlayan işlemlerin tümüne verilen isimdir.

Kadastro çalışmaları ülkemizde ilk olarak 1934 yılında yapılmış; tüm bu çalışmalar da bugüne kadar yürürlüğe giren 8 kanun bazında yürütülmüştür. Tüm ülke çapında metre metre yapılan ölçümler; haritalandırmalar ve belgelendirme çalışmaları sonucunda bugünkü şekline ulaşmıştır.

Tabi unutmamak gerekir ki tüm bu çalışmalar, yapıldığı zamanın koşulları el verdiği ölçüde yürütülmüştür. Ülkemizdeki zamanının kadastro yapım teknikleri, kullanılan malzemeler, harita üzerinde belirlenen sınırların yeryüzünde gerçekte işaretlendirilmemesi gibi hususlar zaman ilerledikçe, teknikler geliştikçe ve elbette ki taşınmaz malların zaman içerisindeki kullanımları artıp fiili durumlar ortaya çıktıkça hatalara da sebep olmuştur. Kimi zaman hak kayıpları söz konusu olmuş; kimi zaman da kişiler arasında uyuşmazlıklar çıkmıştır.

Bu gibi sebeplerin haricinde, zamanında uygun tekniklerle çizilmiş olan ve gerçeğe uyan paftalar, elverişsiz kâğıtlara çizildiği için de sorunlar yaşanmıştır. Zaman içinde yıpranan ve hak sahipliğine dayanak olarak değerlendirilemeyecek duruma giren bu paftalar da geçerliliğini yitirmiştir.

Velhasıl zaman zaman kadastro çalışmalarının ve bu bağlamda paftaların ve ölçümlerin yenilenmesi ve güncel hale getirilmesi zorunluluğu doğmaktadır. Bu güncelleme zorunluluğu nedeniyle 1983 yılında Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. Yine bu kanun uyarınca çıkarılan yönetmelik de dikkate alınacak olursa; şu sonuçlara varılabilir.

“Teknik nedenlerle yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden veya eksikliği görülen ve en az bir mevki veya ada biriminde zemindeki sınırları gerçeğe uygun şekilde göstermediği tespit edilen” paftaların yenilenmesi için ilgili müdürlüğe istekte bulunulabilir. Yada müdürlük re’sen yenileme gerektiği kanaatine varabilir. Bunun üzerine yenileme gerekliliklerini de içerir bir rapor hazırlanır. Rapor genel müdürlüğe gönderilir. Genel müdürlük yenilemeyi uygun görürse onaylanması için bakana sunar. Bakanın onayı ile birlikte yenileme kararı hukuken varlık kazanmış olur.

Akabinde Resmi Gazete’de ve çalışmaları her nereyi kapsıyorsa oradaki halka duyurulmak adına en uygun vasıtalarla en azından 1 ay öncesinde yenileme yapılacağı ilan edilir. Yenileme yapılacak alandaki taşınmazların tapu kayıtları ve hava fotoğrafı ve bunun gibi diğer teknik vasıtalar hazır edilir. Ayrıca yenileme yapılacak bölgedeki taşınmazlardan davaya konu olan varsa; bunlar üzerlerindeki haklar hakkında ihtilaf olduğu anlamına geleceğinden; bu taşınmazlar da tespit edilir.

Ardından da bizzat yenilemesi yapılacak paftaların ilişkin oldukları bölgede ölçüm çalışmaları yapılır. Bu çalışmalarla amaç yeni bir durum yaratmak olmadığından; önceki hak sahiplikleri, bu sahipliklere ilişkin resmi kayıt ve belgeler esas alınır. Yenilenecek paftada hiçbir hata yoksa; eski paftadaki sınırlara aynen riayet edilir. Eğer eski paftada hatalar varsa; bu hatalar pafta üzerinde düzeltilir.

Tüm bu çalışmalara yenileme kadastrosu adı verilir ve kadastro çalışmalarının özel bir şeklidir. Yenileme işlemi önceki kadastro ile zaten saptanmış olan hakları ve geometrik ölçümü ortadan kaldırmaz. Mümkün olduğu kadar eskisine sadık kalarak; eskisinin eksikliklerini tamamlayan ve eğer hatalı ise hataları da orantılı bir şekilde tüm taşınmazlar arasında dengeli bir hesap yöntemi ile dağıtarak düzeltir.

Ancak bazen parsellerin daha önceden belirlenmiş olan köşe noktalarının kaybolması, taşınmazda meydana gelen toprak kayıpları veya yeryüzü şekillerinin değişmesi gibi zorunlu sebepler ortaya çıkar. Bu sebepler yenileme çalışmaları sonucunda oluşturulan yeni paftalarla eski paftaların birbirinden farklı olması sonucunu doğurabilir.

Böyle farklılıklar oluştuğunda da; ilk kadastro paftası ile yenileme paftası çakıştırılmalı; taşınmazların köşe koordinatları esas alınarak yüz ölçümleri hesaplanmalıdır. Hesaplanan yüz ölçümleri arasındaki fark, yenileme çalışması yapılan alandaki tüm parsellere yüz ölçümleri ile doğru orantılı olarak dağıtılır.

Yenileme çalışmaları devam ederken; paftaları yenilemeye tabi tutulan taşınmazlarla ilgili hukuki menfaati olanlar bu tespitlere komisyona yapacakları başvuru ile itiraz edebilirler. Bu itirazlar da değerlendirilerek çalışmalar tamamlanır. Yenileme kapsamına giren her taşınmaz için kadastro harcı tahakkuk ettirilip; taşınmaz sahiplerinden tahsil edilir.

Yenileme çalışmaları bittikten sonra bu durum bir raporla tespit edilir ve kadastro tutanakları kadastro müdürü tarafından askı cetveli ile birlikte kadastro müdürlüğünde ve muhtarlıklarda 30 gün süre ile ilan edilir. Bu ilan ile tüm ilgililere yapılan yenileme çalışması tebliğ edilmiş sayılır.

Bu 30 gün içerisinde yapılan yenileme çalışmasına itirazı olanlar varsa; bu itirazlarını Kadastro Mahkemesi’nde açacakları dava ile ileri sürmelidirler. Hakkında dava açılmış bulunan yenileme çalışmaları ve sonuçlarında düzenlenmiş kadastro tutanakları, bu davalar nihayete ermeden kesinleşmiş sayılmaz.

Yapılan yenileme çalışmaları hakkında askı süresi içerisinde hiçbir dava açılmazsa, askı süresi sonunda; dava açılmış ise bu davalar hakkında yargı mercilerince verilen kararlar kesinleştikten sonra yenileme kadastrosu tutanakları ve tespitleri kesinleşir. Kesinleşme tarihinden itibaren 3 ay içerisinde de tapu sicil kayıtlarında gerekli değişiklikler yapılır.

Şimdi genel olarak ilçemizde de yürütülen yenileme çalışmalarına ilişkin mevzu bilgiyi paylaştıktan sonra gelelim bu bilgileri somutlaştırmaya;

Diyelim ki sizin de bir taşınmazınız var. Taşınmazınızın bulunduğu bölgede de bu türden çalışmalar varsa; orada hali hazırda ikamet ediyorsanız, bu çalışmalardan haberdar olmamanız zaten neredeyse mümkün değil. En kötü ihtimalle teknik kişiler ölçüm için geldiklerinde çalışmalardan haberdar olmuş olursunuz. Ancak taşınmazınızın bulunduğu yerde sürekli olarak bulunmuyorsanız; taşınmazınızı da içerir bir çalışma olup olmadığını taşınmazınızın bulunduğu mahalle muhtarından veya kadastro müdürlüğünden öğrenebilirsiniz.

Öğrendiniz ki bu türden çalışmalar var ve devam ediyor. O halde yapmanız gereken, sonraki süreci takip etmek. Sizin taşınmazınız ölçüldüğünde yapılan ölçümle ilgili değerlendirme yapmalısınız. Acaba önceki hali ile yapılan ölçüm arasında bir farklılık var mı? Yok mu? Eğer bir farklılık varsa; komisyona itiraz edin. Tabi ki itirazınızda haklılık payınız varsa; çalışmalar devam ederken, bu itirazınız dikkate alınacak ve gerekli düzeltmeler yapılacaktır.

Bu tür çalışmalar esnasında ufak tefek düzeltme farklılıkları olabilir. Bu farklılıklar olağan karşılanmalıdır. Ancak maalesef bu çalışmalar sonucunda bazen eski paftasına göre hiçbir ihlal olmaksızın inşa edilmiş evler dahi parselin yeni sınırları dışında kalabiliyor. Yada parselin yüz ölçümü öncekinden bir hayli azalmış olabiliyor. Bu gibi durumlarda kanaatim o yöndedir ki; yapacak olduğunuz itirazınız haklı bulunmalı ve gereği düzeltmeler de yapılmalıdır.

Çalışmalar devam ederken itiraz ettiniz ama itirazınız sonuca etkili olmadı ise yada çalışma devam ederken farkında varmadınız ve itiraz etmediyseniz; sonraki aşamada yapmanız gereken kadastro tutanaklarının askıya çıkmasını takip etmektir. Ne zaman ki kadastro tutanakları askıya çıkar; 30 gün içerisinde dava açma hakkınız doğacaktır.

Dava mevzuata göre Kadastro Mahkemesi’nde açılmalıdır. Ancak ilçemiz adliyesinde bir Kadastro Mahkemesi bulunmamaktadır. Bu nedenle yine ilgili mevzuat uyarınca Kadastro Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk mahkemesi açacağınız davada görevli olacaktır.

Açacağınız davada da dava sebeplerinizi ve delillerinizi bildirmek zorundasınız. Bilmelisiniz ki mahkeme re’sen bir inceleme yapmaz. Eğer sebep ve delillerinizi bildirmezseniz; mahkeme davayı açılmamış sayacaktır. Bu aşamada yapılan çalışma sonucu ne gibi bir hak ihlaliniz olduğunun tespiti, fiili durumda davanın hukuki durumu ne yönde etkileyebileceği ve bunun gibi hususlarda bir uzman yardımı almanız gerektiği kanaatindeyim.

Bu yazım ile haklarınızın takibinde ihmal içerisinde olmamanızı sağlamayı amaç edindim. Şayet itiraz edilmezse; hakkında dava açılmaz yada açılan dava red olunursa yapılan çalışmalar kesinleşecektir. Kesinleşmiş kadastro tespitlerine karşı hukuki başvuru yollarının yükü ise her biriniz açısından hem madden hem de manen çok daha fazla olacaktır.

Faydalı olabildiğim inancıyla haklarınızın bilincinde süreceğiniz bir yaşam dilerim…